Savcılık, bu soruşturma dosyası için de takipsizlik kararı verdi. AİHM ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre, bir kamu kurumu içinde devletin gözetimi altında bulunan bir kimsenin intiharında devletin ve görevlilerin sorumluluğunun bulunduğu açıktır. Konyada çocukluğunda geçirdiği trafik kazası nedeniyle yüzde 41 fiziksel engeli bulunan ve farklı zamanlarda karıştığı yaralama suçlarından cezaevine giren Resul Can Demir, sırasıyla Konya, Tokat ve Kocaelindeki cezaevlerine sevk edildi. Tanı alan Demir, en son Tekirdağ F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edildi. Bunun üzerine ailenin avukatı İsmail Hakkı Osmançelebioğlu, karara itiraz etti. Olağan hukuk yollarını tükenmesiyle Anayasa Mahkemesine olayı taşıdık. İtirazın kabul edilmesi üzerine başlatılan soruşturmada; cezaevindeki kamera kayıtları incelendi, olay günü görevli infaz koruma memurlarının ifadelerine başvuruldu. Mahkeme, Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı, toplanan delillere uygun olarak verildiği ve soruşturmanın genişletilmesini gerektirecek bir eksiklik de bulunmadığı anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, kesin olmak üzere karar verildi diyerek itirazı reddetti. ",Tekirdağ'da 'antisosyal kişilik bozukluğu' tanısı alan engelli Resul Can Demir'in (27) cezaevinde intiharına ilişkin soruşturmalar, takipsizlikle sonuçlandı. Yaşam hakkının ihlali iddiasının olduğu soruşturmalarda, soruşturmayı yürüten makamların mağdur tarafa da soruşturmaya müdahil olma ve yönlendirme imkanı sağlaması gerekirken; ailenin talepleri, sürekli olarak görmezden gelinmiştir. Böylesi bir olayda birden fazla soruşturma dosyasıyla olayın aydınlatılması için tatmin edici bir noktaya gelinememiş olması, soruşturmayı yürüten makamın eksikliğidir. MAHKEME, TAKİPSİZLİK KARARINI BOZDUDemirin intiharı ile ilgili savcılığın başlattığı soruşturma, takipsizlikle sonuçlandı. Dosya, komisyonda incelemeye alındı. Bunun üzerine ailenin avukatı Osmançelebioğlu, Tekirdağ 1inci Sulh Ceza Hakimliğine başvuru yaptı. AYMNİN HAK İHLALİ VERECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZDemir ailesinin avukatı İsmail Hakkı Osmançelebioğlu, Süreç boyunca etkili soruşturma yükümlülüğünün yerine getirilmesi için soruşturmanın takipçisi olduk. İtirazların reddedilmesi ile aile, dosyayı Anayasa Mahkemesine taşıdı. Cezaevinde kalan Demire, Kocaeli Üniversitesi Hastanesinin yaptığı kurul incelemesiyle antisosyal kişilik bozukluğu tanısı konuldu. SAVCILIK, SORUŞTURMA BAŞLATMADIBunun üzerine savcılık, soruşturmayı başlatmayınca ailenin avukatı Osmançelebioğlu, bir üst mahkeme olan 2nci Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulundu. ",. Anayasa Mahkemesinin hak ihlali yönünde karar vereceğini düşünüyoruz dedi. Başvuru sonrası mahkeme, devletin koruma ve gözetiminde bulunan kimselerin kendilerine verdikleri zarardan, kamu kurum ve görevlilerinin sorumlu olacağına dair verilen Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına dikkat çekip, soruşturmanın eksik yürütüldüğü belirtip, ikinci kez verilen takipsizlik kararını bozdu ve dosyayı savcılığa geri gönderdi. Bir üst mahkemenin itirazı ile de dosya reddedilince Demir ailesinin avukatı İsmail Hakkı Osmançelebioğlu, soruşturmanın eksik yürütüldüğünü iddia edip, konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Buradaki hücrede tek başına tutulan Demir, 2022 yılının mart ayında intihar etti.
Bunun üzerine ailenin avukatı Osmançelebioğlu, Tekirdağ 1inci Sulh Ceza Hakimliğine başvuru yaptı. İtirazın kabul edilmesi üzerine başlatılan soruşturmada; cezaevindeki kamera kayıtları incelendi, olay günü görevli infaz koruma memurlarının ifadelerine başvuruldu. ",Tekirdağ'da 'antisosyal kişilik bozukluğu' tanısı alan engelli Resul Can Demir'in (27) cezaevinde intiharına ilişkin soruşturmalar, takipsizlikle sonuçlandı. Anayasa Mahkemesinin hak ihlali yönünde karar vereceğini düşünüyoruz dedi. ",. AİHM ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre, bir kamu kurumu içinde devletin gözetimi altında bulunan bir kimsenin intiharında devletin ve görevlilerin sorumluluğunun bulunduğu açıktır. Buradaki hücrede tek başına tutulan Demir, 2022 yılının mart ayında intihar etti. İtirazların reddedilmesi ile aile, dosyayı Anayasa Mahkemesine taşıdı. MAHKEME, TAKİPSİZLİK KARARINI BOZDUDemirin intiharı ile ilgili savcılığın başlattığı soruşturma, takipsizlikle sonuçlandı. AYMNİN HAK İHLALİ VERECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZDemir ailesinin avukatı İsmail Hakkı Osmançelebioğlu, Süreç boyunca etkili soruşturma yükümlülüğünün yerine getirilmesi için soruşturmanın takipçisi olduk. Bunun üzerine ailenin avukatı İsmail Hakkı Osmançelebioğlu, karara itiraz etti. Tanı alan Demir, en son Tekirdağ F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edildi. Mahkeme, Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı, toplanan delillere uygun olarak verildiği ve soruşturmanın genişletilmesini gerektirecek bir eksiklik de bulunmadığı anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, kesin olmak üzere karar verildi diyerek itirazı reddetti. SAVCILIK, SORUŞTURMA BAŞLATMADIBunun üzerine savcılık, soruşturmayı başlatmayınca ailenin avukatı Osmançelebioğlu, bir üst mahkeme olan 2nci Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulundu. Olağan hukuk yollarını tükenmesiyle Anayasa Mahkemesine olayı taşıdık. Böylesi bir olayda birden fazla soruşturma dosyasıyla olayın aydınlatılması için tatmin edici bir noktaya gelinememiş olması, soruşturmayı yürüten makamın eksikliğidir. Dosya, komisyonda incelemeye alındı. Savcılık, bu soruşturma dosyası için de takipsizlik kararı verdi. Bir üst mahkemenin itirazı ile de dosya reddedilince Demir ailesinin avukatı İsmail Hakkı Osmançelebioğlu, soruşturmanın eksik yürütüldüğünü iddia edip, konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Konyada çocukluğunda geçirdiği trafik kazası nedeniyle yüzde 41 fiziksel engeli bulunan ve farklı zamanlarda karıştığı yaralama suçlarından cezaevine giren Resul Can Demir, sırasıyla Konya, Tokat ve Kocaelindeki cezaevlerine sevk edildi. Cezaevinde kalan Demire, Kocaeli Üniversitesi Hastanesinin yaptığı kurul incelemesiyle antisosyal kişilik bozukluğu tanısı konuldu. Başvuru sonrası mahkeme, devletin koruma ve gözetiminde bulunan kimselerin kendilerine verdikleri zarardan, kamu kurum ve görevlilerinin sorumlu olacağına dair verilen Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına dikkat çekip, soruşturmanın eksik yürütüldüğü belirtip, ikinci kez verilen takipsizlik kararını bozdu ve dosyayı savcılığa geri gönderdi. Yaşam hakkının ihlali iddiasının olduğu soruşturmalarda, soruşturmayı yürüten makamların mağdur tarafa da soruşturmaya müdahil olma ve yönlendirme imkanı sağlaması gerekirken; ailenin talepleri, sürekli olarak görmezden gelinmiştir.