Tuna kıyısında bir gün...

 
Tuna kıyısında bir gün... Tuna kıyısında bir gün...

Çevresine hiç uymayan bir yapı. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. . Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Uzaklardan bir köprü görünüyor. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Sağ, sol eski yapı. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Tepede bir tapınak. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. . Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Biraz ileride büyükçe bir alan. Kendine vadiler açıyor. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Büyük bir Yunan tapınağı. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Hepsi de küçük ve sevimli. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Her şey tablo gibi. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Yamaçlarda üzüm bağları. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Sislerin ardında güneş. Ludwig’in kalıtı. Orada bir heykel. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Regensburg’da. . Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Heybetli ve gururlu duruyor. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. . ",. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. 18.

Tuna kıyısında bir gün...

Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Büyük bir Yunan tapınağı. . MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Sağ, sol eski yapı. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Ludwig’in kalıtı. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. 18. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Biraz ileride büyükçe bir alan. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Orada bir heykel. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Kendine vadiler açıyor. Yamaçlarda üzüm bağları. . Tepede bir tapınak. Çevresine hiç uymayan bir yapı. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. . yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Hepsi de küçük ve sevimli. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Uzaklardan bir köprü görünüyor. . 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Regensburg’da. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Sislerin ardında güneş. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. ",. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Heybetli ve gururlu duruyor. Her şey tablo gibi.